Bu toplum,
bu devleti
sırtında daha fazla taşıyamaz !..
Mihrac Ural
mircihan@gmail.com
mircihan@gmail.com
1 Mayıs 2007
Bu toplum, bu devleti sırtında daha fazla taşıyamaz. Biri ilkel bir muhafazakarlıkla, bir cumhuriyeti şer-i süreçlere sürükleme girişiminde, toplumun ortak olmayan bir kimlikle kuşatılıp geriye çekmeye çalışıyor. Diğeri kimden alındığı belli olmayan vehmi bir yetkiyi, tarihini doldurmuş dayatmalarla toplumun siyasi kaderi üzerinde ipotek koymayı ve artık, toplumu temsil etmekte yetersizliğe düşmüş bir kimliği sürdürme çabasında muhtıralar vermekte, darbelerle tehditler savurmaktadır. Bu ikili dayatmacılığın karşısında halkın doğal tepkisi, bir biçimde bu dev toplulukların organizatörü konumuna gelmiş olanların iradesine rağmen, meydanlarda, milyonluk kitleler halinde, özgürlük ve demokrasi arayışı içinde, tavır geliştirmekte, siyasal bir duruş sergilemektedir. Halkın sezilerini, fiili bir protestoya yönlendiren siyasal eğilimler gerçekte, ülkemiz tıkanıklıklarının aşılması için, ifade özgürlüğünün bir tecellisi olarak belirmektedir, Bunun anlamı, ortak, adil ve coğrafyasının barışçıl geleceği için bir yeni kimlik arayışıdır. Bölgemizde ve ülkemizde gelişmekte olan tarihi olayların doğru algılanışını temsil edin bir siyasal tutumdur. Devletin, kurum yasa ve kuruluşlarıyla kavramakta acze düştüğü, tehlikeleri kavrayış ve bunun karşısında yeniden düzenlenmiş ortak bir kimlikle ülkeyi ayakları üzerinde dikmenin bir ifadesidir. Demokrasi ve özgürlük güçleri bu kısa süre içinde ortaya koydukları siyasal tutumun ifade ettiği talepler, bu devleti artık aşmıştır. Ve devlet, birbirine göre, ters yönde dönen bu çarklar altında, hiç kimseyi temsil etme durumunda değildir. Bunun adı kaostur. kaosu, statüler bozulmadıkça dengeye getirmek mümkün değildir.
Demokratik güçlere, bu gün 1 Mayıs emekçilerin bayramı kutlamalarında reva görülen zulüm ve baskılar, bu devletin artık halkın devleti olmakta uzak olduğunun, yeniden birer kanıt olarak belirmiş bulunmaktadır. 30 yıl önce, 1 Mayıs 1977’de, onlarca emekçiyi katletmekten çekinmeyin faşist zihniyetin, bir kez daha bir biçimde zuhur etmesine tanıklık yapmaktayız. Tarihsel ve sosyolojik olarak, böylesi zaman aşımına rağmen kendini yenilemeyen, yenileme dinamikleri yaratamayan bir toplumsal siyasal sürecin temsil ettiği tıkanma, toplumun, sosyal. siyasal ve tüm yaşam verilerini düzenleme iddiasında olan bir devletin artık tüm ehli etkinliğini yitirdiğine kesin bir işaret olarak algılanmalıdır. Bu tablonun fasit bir daire içinde toplumu boğan, tercihlerine geçit vermeyen, özgürlüklerine set çeken yapısıyla geleceğe sunacağı hiçbir yararlı sonuç yoktur. Bu kaostan çıkış, yeni dengelere uzanmadan gerçekleşemez. Hareket halinde bir dengeye doğru daimi bir eğilim içinde olan yaşamın, böylesi tıkanmalarda gösterdiği tutuculukta ifadesini bulan denge, kararsız bir dengedir, Yeniden adil bir denge için, toplumun tüm ileri güçlerinin etkin girişimi ve tercihlerinin ikamesi için yoğunluklu mücadelesi gereklidir. Bu adımı halklarımızla birlikte birilerimiz, mutlaka atma durumunda olacaktır. Siyasetin boşluk tanımayacağı gerçeği, ülkemizin ihtiyacı olan dengeye özgürlük ve demokrasi güçlerinin bilinçli atılımıyla yönelmek, halklarımızın önünde duran en temel görev olarak belirmektedir.
Önümüzdeki dönemin çatışması bu mihverde olacaktır. Özgürlük ve demokrasi güçleri buna hazır olmalıdır. Ülkemizi, adaletli bir birlik ve barış ortamına kavuşturmak için, tüm farklılıkların hak ve hukukuna saygılı olmayı, kurumsal ve yasal gereklerin ikamesiyle toplumsal siyasal yeniden yapılanmayı gerçekleştirme konumunda olmalıdır. 1 Mayıs kutlamalarıyla birlikte, bir kaç güne sığan, siyasal belirtilerin dile getirdiği gerçekler bu çerçevede algılanmalıdır.
Ülkemizi yeni bir ortak kimliğe kavuşturmak için, tüm farklılıklarımızı içselleştiren ortak mücadeleye atılmalıyız. Çağrımız bu adım için gerekleri yerine getirme sorumluluğu üstlenmektir. Demokrasi ve özgürlük, bu sorumluluğun altına girilmeden kazanılamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder